“Biraz daha oynayayım, sonra bırakırım!”
Bu cümleyi çocuğunuzdan kaç kez duydunuz? Belki de siz de bu sözle büyüdünüz ama o zamanlar oyun sokakta oynanırdı. Her şey çok farklıydı. Bugünse çocuklarımızın oyun alanı bir ekranın içine sıkışmış durumda…
Dijital Dünyanın Çekim Gücü
Her geçen gün gelişen teknolojiyle birlikte çocuklarımız artık çok erken yaşta ekranla tanışıyor. Öyle ki çok defa duydum: “Ben çocuğum asla telefon, tablet erkanına maruz kalmayacak.” Ama gelin görün ki maalesef anne babalar bu konuda erken pes edebiliyorlar. Tabletler, akıllı telefonlar, bilgisayarlar… Hepsi biz insanlar için hem bilgiye ulaşma aracı hem de eğlence kaynağı. Bu açık ne net bir bilgi. Ancak sınır konulmadığında bu araçlar birer bağımlılık nesnesine dönüşebiliyor.
Bağımlılık Nerede Başlıyor?
Her çocuk ekrana bakar, oyun oynar, video izler. Bu başta bir sorun olarak göremeyiz. Ekranlar ne zaman çocuğun hayatındaki boşlukları doldurmaya başlarsa o zaman sorun olmaya başlar. Başlangıçta bir çocuğu eğleme yöntemi gibi görünen bu alışkanlık, zamanla çocuğun temel ihtiyaçlarından biri hâline gelebilir.
Çocuk yemek yerken sadece çizgi film izliyorsa, uyumadan önce muhakkak telefona bakmak istiyorsa ya da arkadaşlarıyla vakit geçirmek yerine saatlerini ekran başında geçiriyorsa, bu durum bir bağımlılığın habercisi olabilir. Hele ki bu ekranların ellerinden alındığında çocuğun yoğun bir öfke patlaması, fiziksel ya da duygusal bir yoksunluk hissi yaşaması, ekranla arasındaki bağın sağlıklı bir düzeyde olmadığını gösterir bizlere.
Bağımlılık biraz sinsidir, her zaman ani ortaya çıkmaz, yavaş ilerler. Süreç eğlence, alışkanlık ve son olarak da ihtiyaç olarak ilerler. Bu yüzden anne babaların çocuklarının ekranla olan ilişkisini düzenli olarak gözlemlemesi ve küçük değişikliklere bile dikkat etmesi çok önemlidir.

Beyin Gelişimi ve Ekran Kullanımı
Çocuk beyni, özellikle ilk 6 yaşta büyük bir hızla gelişir. Bu dönem öğrenme becerilerinin, dil kullanımının, sosyal farkındalığın ve duygusal zekânın şekillendiği en kritik zaman dilimi olarak değerlendirebiliriz. Bu kritik süreçte çocuk, etrafındaki insanlarla kurduğu ilişkiler ve edinmiş olduğu yaşam deneyimleriyle öğrenir hayatı.
Ancak ekranlara aşırı maruz kalma durumu bu doğal gelişim sürecini sekteye uğratabilir. Çünkü ekran karşısındaki çocuk pasiftir; sadece izler. Gerçek hayatta aktif olarak gözlem yapar, soru sorar, cevap alır, tepki verir. Bu pasif deneyim zamanla dikkat dağınıklığına, öğrenme güçlüklerine ve sosyal becerilerde zayıflamaya yol açar.
Ayrıca renkli ve hızlı akan görüntüler çocuk beyninde sürekli dopamin salgılanmasına neden olur. Bu da çocukta sıradan bir aktiviteyle mutlu olamama gibi bir etkiye yol açar. Artık kitap okumak sıkıcı, arkadaşlarla oyun oynamak yavaş gelir. Beyin, yüksek uyarana alıştığı için düşük tempolu aktiviteler ilgisini çekmez çocukların.
Ebeveyn Ne Yapabilir?
Birçok anne baba bu sorunla mücadele ederken kendini çaresiz hissedebilir. Ancak unutulmamalıdır ki teknoloji bağımlılığıyla mücadelede en etkili yöntem, yasak koymak değil; onlara rehberlik etmektir. Çocuklarımızı tanıyarak, anlayarak ve onlarla güçlü bir bağ kurarak bu süreci olumlu şekilde yönetebiliriz.
İlk adım, net ve anlaşılır kurallar koymaktır. Ekran süresi için günlük sınırlamalar getirmek, bu sürenin sonunda alternatif etkinlikler sunmak ve çocuğa bunun neden önemli olduğunu açıklamak gerekir. “Ekranı kapat!” ifadesi yerine, “Gözlerin dinlensin, birlikte oyun oynayalım mı?” gibi bir öneri çocuk nezdinde daha yapıcı olacaktır.
İkinci adım ise, çocuklarımıza model olmaktır. Eğer biz sürekli telefona bakıyorsak, çocuğa “sen bakma” demenin etkili olmayacağını herkes tahmin edebilir. Çünkü çocuklar söylediklerimizden çok yaptıklarımızı örnek alırlar. Ailece geçirilen kaliteli zaman, ekran bağımlılığının önüne geçmekte en etkili yöntemlerden biridir.
Teknolojiyle tamamen savaşmak yerine içerik kontrolü yapmak da önemlidir. Eğitici içerikler seçmek, beraber izlemek, izledikleri hakkında konuşmak… Tüm bunlar çocuğun hem dijital okuryazarlığını artırır hem de teknolojiyle sağlıklı bir bağ kurmasına yardımcı olur.
Yasaklamak Değil, Yönlendirmek
Dijital çağda yaşıyoruz. Çocuklarımız da bu dünyanın bir parçası. Onları tamamen ekranlardan uzak tutmak mümkün değil, belki de doğru da değil. Önemli olan çocukların teknolojiyle olan ilişkisini sağlıklı bir zemine oturtabilmek.
Teknoloji, doğru kullanıldığında bir fırsattır. Öğretici, eğlenceli, geliştiricidir. Ama bu dengeyi kurmak biz ebeveynlerin görevi. İki çocuk babası olarak diyebilirim ki ekranı bir ödül ya da susturma aracı olarak değil, günlük hayatın küçük bir parçası olarak konumlandırmalıyız.
Ve her şeyin ötesinde…
Çocuğumuza ayırdığımız gerçek zaman onların ruhsal sağlığı, gelişimi ve hayata bakışı üzerinde teknolojiden çok daha derin ve kalıcı etkiler bırakacaktır.
Ve son olarak şunu diyebilirim:
En iyi anne babalar, çocukla kurduğu ilişkiyi teknolojiye tercih edebilenlerdir.