Türkçe 6. Sınıf 1. Tema Dinleme Metni “Heykeli Dikilen Eşek” Ses Dosyası

Dinleme/İzl. Metinleri Genel Manşet

Türkçe dersi 6. sınıf 1. temada yer alan Ahmet Şerif İzgören’ in Küçük Beyaz Uğur Böceği  Kitabında yer alan “Heykeli Dikilen Eşek” adlı dinleme metninin ses dosyasını yakında buradan indirebilirsiniz. 

Heykeli Dikilen Eşek adlı metin aşağıdadır. Metni buradan indirebilirsiniz. 

HEYKELİ DİKİLEN EŞEK

Genç Mustafa, okulunu bitirdikten sonra kütüphaneci olarak çalışmaya başlamıştı. Görev yeri Nevşehir’deki Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi’ydi.

Mustafa, ilk gün kütüphaneye heyecanla gitti ve kitap okumaya gelecek öğrencileri beklemeye başladı. Ancak bütün gün hiç kimse gelmedi.

İkinci gün yine gelen giden olmadı. Mustafa’nın morali bozulmuştu; sonra tek tük okumaya gelenler oldu, ama günde bir iki kişiydi.

Bu okurlardan kütüphaneye sık gelen yaşlıca bir amcanın yanına gitti.

– Amca merhaba.

– Merhaba oğlum.

– Kitap okumanızı bölüyorum, kusura bakmayın.

– Lütfen yavrum, önemli değil.

– Ne kadar zamandır bu kütüphaneye geliyorsunuz?

– Açıldığından beri gelirim.

– Peki, her zaman bu kadar az insan mı gelir buraya?

– Evet, burası yıllardır böyle bomboştur. Bazen bir iki öğrenci kitap okumaya gelir.

– Peki, benden önceki memur ne yapardı?

– Vallahi, arayan soran olmadığı için pek memnundu. Burayı geç açar, sonra bütün gün uyuklar ve erkenden kapatıp giderdi.

– Pek miskinmiş desenize.

Gülüştüler. Mustafa, ertesi gün yakın mahalleleri dolaştı ve okulları ziyaret etti. Kütüphaneyi, kitapları anlattı; herkesi kütüphaneye davet etti. Onun nasıl çalıştığını gören diğer devlet memurları “Kardeşim niye koşturup duruyorsun? Çalışsan da çalışmasan da aynı maaşı almayacak mısın?” diye moralini bozmaya, onu tembelliğe yönlendirmeye çalıştılar. Ama Mustafa çabalamaya devam etti.

Mustafa’yı birkaç gece uyku tutmadı, “Ne yapabilirim de çocuklarla kitapları bir araya getirebilirim?” diye düşündü. Bir gece aklına çok ilginç bir fikir geldi. “Tamam” dedi. “Çocuklarla kitapları bir eşek buluşturabilir.”

Ertesi gün bu fikrini müdürüne söyledi. Müdürüyle diğer memurlar güldüler. “Böyle şey olmaz, deli misin sen?” dediler.

“Vali’ye çıkıp ondan izin isteyebilir miyim?” diye sordu.

“Sor, ama seni deli zannedip işten atabilir” diye alay ettiler.

Mustafa’yı epey beklettikten sonra valinin yanına aldılar. Vali kalın bıyıklı, siyah gür saçlı, kalın kaşlı bir adamdı. Mustafa’yı biraz da genç görünce sertçe “Ne istiyorsun bakalım?” diye sordu.

Mustafa fikrini anlatınca vali kahkahalarla gülmeye başladı.

– Eşek ha! Hah hah ha. Eşek mi? Hah hah.

Mustafa kıpkırmızı olmuştu.

– Bizim eşek alacak paramız yok yavrum, hah hah hah ha…

– Peki, efendim, ben kendi paramla alsam bu projeye izin verir misiniz?

Vali gülmeyi kesmişti.

– Oğlum otur oturduğun yerde. Sana mı kalmış insanlara okuma sevgisi kazandırmak? Sana hiç “Çalışıyor musun? Kütüphaneye kaç kişi geliyor?” diye soran oldu mu? Otur kütüphanede, aybaşında da maaşını al işte.

– Efendim müsaade ederseniz ben bunu yapmak istiyorum.

– Git, ne yaparsan yap, benden izin aldığını söyle; ama sonradan pişman olma.

Mustafa biriktirdiği maaşıyla biraz da borca girerek bir eşek satın aldı. Eşeğine Yıldırım adını verdi. İki tarafına büyük bir heybe[4] yaptırdı. Kitapları doldurdu heybeye. Güzel gözlü eşeğiyle çıktılar yola. Kilometrelerce gidip yakındaki bir köye geldiler. Mustafa çok heyecanlıydı. Hem nasıl karşılanacağını bilmiyordu hem de fikrinin işe yarayıp yaramayacağını merak ediyordu. Başarısız olursa diğer memurların onunla alay etmek için beklediğinin farkındaydı.

Köy meydanına gelince köylüler ve çocuklar bu kravatlı ve eşekli genç adamın etrafına toplandılar, hiç böyle bir şey görmemişlerdi. Çünkü köye kravatla gelen adamların hep siyah bir makam arabaları olurdu. Bütün köylüler gülümseyerek bu garip sahneye bakıyorlardı.

Mustafa, Yıldırım’a baktı. Sanki o da heyecanlıydı.

Konuşmaya başladı. Önce kendisini ve eşeği Yıldırım’ı tanıttı. Sonra:

– Sevgili çocuklar, baktım şehre kitap okumaya gelemiyorsunuz, burada da kitap bulamıyorsunuz, ben de size kitapları getireyim dedim. Bundan sonra her hafta ben ve eşeğim Yıldırım size kitap getireceğiz. Ertesi hafta yeni kitaplarla gelince eski kitaplarınızı alıp size yenilerini vereceğim. Sizden iki isteğim var: Birincisi; kitaplara tertemiz bakın, çünkü onları sizden alıp diğer köye götüreceğim.

İkincisi; okuduğunuz kitapları arkadaşlarınızla değiş tokuş yapın ki herkes birkaç kitap okuyabilsin.

Meydanda bir sessizlik oldu. “Eyvah, kitapları istemiyorlar!” diye düşündü Mustafa. Çocuklar birbirlerine bakıp çılgınca alkışlamaya başladılar, sonra da büyükler.

– Helal olsun sana.

– Aferin gardaşım.

– Aslan Yıldırım!

– Eşekli kütüphaneci,

çok sağ ol.

Mustafa şöyle bir dönüp Yıldırım’a baktı. Alkışları ve “Aslan Yıldırım” tezahüratlarını duyunca Yıldırım’ın duruşu değişmiş; şöyle gururlu bir eşek havasına girmişti. Alkışlara anırarak cevap verdi:

– Aiii, aiiiii

Herkes gülüştü.

Çocuklar kitapları kapıştılar. Ardından bir sonraki köy, bir köy daha…

Mustafa’nın adı artık “Eşekli Kütüphaneci” olmuştu. Gittiği köylerde onu validen daha iyi karşılıyorlardı; yemekler, ayranlar, havuçlar (havuçlar Yıldırım için)… Yıllarca kitap yüzü görmeyen çocuklar kitap kurdu kesilmişlerdi. Çocukların sayesinde köylülerin hepsi kitap okumaya başlamışlardı.

Mustafa Güzelgöz, yani Eşekli Kütüphaneci, tam yirmi beş yıl bütün köyleri dolaştı ve çocuklara kar, yağmur, çamur demeden kitap götürdü.

Aradan yıllar geçti, çocuklar büyüyüp anne, baba oldular, anneler, babalar da dede ve nine. Eşekli Kütüphaneci de “Eşekli Kütüphaneci Mustafa Dede” olmuştu. Günü geldi ve Eşekli Kütüphaneci Mustafa Dede öldü. Nevşehirliler ve köylüler onu unutmadılar. Ürgüp’ün orta yerine Eşekli Kütüphaneci Mustafa Dede heykeli diktiler.

Kimse o zamanki valiyi, önemli müdürleri tanımıyor ve o memurları hatırlamıyor. Oysa Mustafa Dede’nin eşeği Yıldırım’ın bile bir heykeli var.

                                                                                                         AHMET ŞERİF İZGÖREN

Metni buradan indirebilirsiniz. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir