1914 yılı Haziran ayı…
O günler, ülkemizin büyük toprak kayıpları ve milyonlarca insanımızın da büyük perişanlıklar yaşamasına neden olan Balkan Harbi’nden henüz kurtulduğumuz günlerdir, yaralarımızı sarıp ülkemizi feraha çıkartmaya çalıştığımız barış günleri.İşte o günlerde henüz hayatının baharındaki Münire, lise müdürü olan babası Cemal öğretmen, kendisinden sadece birkaç yaş küçük olan iki erkek kardeşi Mehmet ve Mustafa’dan oluşan ailesiyle Van’da mesut ve mütevazı bir hayat yaşamaktadır ve nişanlısı Süleyman Teğmen ile çok yakında evlenecektir. Fakat bu mutlu günler çok sürmez, Ağustos 1914’te Avrupa’da 1’nci Dünya Harbi’nin başlamasıyla birlikte ülkemizde de seferberlik ilan edilir. Varını yoğunu ordusu emrine veren halk, çocuklarını da askere gönderir, Süleyman Teğmen de cepheye gider.
Kasım 1914’te Rusların taarruzu ile harp ülkemize de sıçrar, Sarıkamış Harbi’nin başlamasıyla birlikte çatışmalar daha da yoğunlaşır. Sınır bölgesinde harp etmekte olan ve Süleyman Teğmen’in de yer aldığı Jandarma Tümeni’nde cephane kalmamıştır.
Şehirde de resmî görevliler dışında, ihtiyarlarla kadınlardan başka çok az sayıda “eli tüfek tutan erkek” kalmıştır; onlar da “TAŞNAK ÇETELERİ”NE karşı şehri ve ailelerini korumak için şehirde kalmak zorundadırlar… bu konu tartışılırken birisi çocuklarımızı gönderelim der. Fakat bu görüş pek hoş karşılanmaz. Fakat Cemal Öğretmen bu fikri kabul eder o da onaylar. Diğer gün Cemal Öğretmen lisedeki çocuklara cephede savaşacak askerlere cephane taşımak için gönüllü olanların 1 adım öne çıkmasını söyler ve bütün öğrenciler bir adım öne çıkar ve bu öğrencilerin hepsi 13 ile 17 yaş arasındadır. O 120 kahramanımızın anneleri çocukları bu uzun süren yolculuğa hazırlarlar ve 120 genç marşlar ile uğurlanır. Fakat bu 120 gençten geriye kırk civarlarında genç döner bu gençlerden de yirmi tanesi hayatta kalabilir.
Şu anda Türkiye nasıl dimdik duruyorsa, nasıl biz hayattaysak askere cephane götüren 120 genç sayesindedir.